Son dakıka

19 Haz 2008

Mankenlikten Tesettüre uzanan yol



12 Haziran 2008 13:08


Mankenliği bırakıp tesettüre girdi. Yaptığı İslami ilimler çalışmaları ile bilgi ve birikimini artırdı. Ve Yazarlığa başladı... Kimmi? İşte Gülay Pınarbaşı röportajımız:



Gülizar Sönmez'in röportajı:

Haber5.com

Mankenliği bırakıp tesettüre girdi. Yaptığı İslami ilimler çalışmaları ile bilgi ve birikimini artırdı. Ve Yazarlığa başladı... Kimmi? İşte röportajımız:


Gülay Pınarbaşı ; İlk ve orta dereceli eğitimini Konya'da tamamladıktan sonra, Ankara Gazi Yüksek Hemşirelik okulunu kazandı.

1989 yılında mankenliğe başlayıp, bir yıl sonra, 1990'da, "Miss Globe Türkiye Güzeli" seçildi. Bundan sonraki dönemde birçok televizyon dizisinde ve filmde rol aldı. "Ölümsüz Diriliş" ve "Kelebekler Sonsuza Uçar" gibi dini ağırlıklı filmlerde başrol oynadı. 1991-1993 yılları arasında Aktüel Kreasyon isimli dergide Moda Editörlüğü ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü yaptı.

1993 yılının Nisan ayında İslami yaşam tarzını seçip, Allah'ın emirleri ve Peygamber Efendimiz'in sünneti doğrultusunda hayatını sürdürme kararını aldı ve mankenliği bir daha dönmemek üzere bıraktı.

Çalışmalarını halen sürdürmekte olan Pınarbaşı ile kendisi, verdiği karar, nelerle uğraştığı ve birçok konu üzerine konuştuk.

Öncelikle Haber5 olarak, röportaj teklifimizi geri çevirmeyerek bize zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz.

Gülay Pınarbaşı kimdir?

1969 yılında Karaman'da doğdum. 1993 yılına kadar farklı bir hayatım vardı, Allah'a çok şükür Allah iman nasip etti, 1993'den beri Allah rızası için yaşayan bir insanım. Dinimizi öğrenip, Allah'ın emrettiği şekilde yaşamaya başladıktan sonra, Allah'ın verdiği tüm nimetleri Allah yolunda, İslam ahlakını yaymak için kullanmaya karar verdim. İçinde bulunduğumuz dönem tüm Müslümanların, imkanları az da olsa çok da olsa, Allah için mücadele etmesi, dinsizliğe karşı çalışma yapması gereken bir dönem. Allah yaşadığımız pek çok olayla bu sorumluluğumuzu bize hatırlatıyor.

"1993, Nisan ayında İslami yaşam tarzını seçip, Allah'ın emirleri ve Peygamber Efendimiz'in sünneti doğrultusunda hayatını sürdürme kararını aldınız ve mankenliği bir daha dönmemek üzere bıraktınız bambaşka bir hayata "bre bismillah" dediniz" bu karar nasıl verildi? Bu karara size iten nedir?

Gerçek bir Müslüman gibi yaşamaya karar vermeme, Sayın Adnan Oktar'ın eserleri ve ilmi çalışmaları vesile oldu. Kendisiyle sohbet etme imkanı buldum. Dinsizliğin ve inançsızlığın bu kadar yaygın olduğu bir dönemde, samimiyetle, kararlılıkla, azimle ve candan bir coşkuyla imanı yaşadığını görmek beni çok etkiledi. Samimi iman eden insanları görmek, imanlı yaşamanın ne kadar büyük bir konfor ve güzellik olduğunu anlamamı sağladı. Şu da var ki, Allah'ın varlığı ve yaratışı aslında çok açık. Ancak insanlar din ahlakının ne kadar büyük bir kolaylık ve güzellik olduğunu tam olarak bilmiyor olabilirler. Yapılan telkinler nedeniyle pek çok insan dini yaşamanın zor olduğunu sanıyor olabilir. Oysa asıl zor olan dinsiz yaşamaktır. Allah'ı sevmek, Allah'tan korkmak, Allah için yaşamak bir insan için hayattaki en büyük kolaylık, en büyük güzelliktir. İnsanın çektiği acıların, manevi sıkıntıların temelinde hep din ahlakından uzaklaşmak, Allah'ın emrettiği ahlaktan uzaklaşmak vardır. Bir insan Allah'a ne kadar yakınsa o kadar neşeli, rahat ve huzurlu olur.

İnsan neden örtünmeyi ister ya da siz neden istediniz?

İmanı bir kere öğrendikten sonra salih bir mümin için asla geriye dönmek mümkün değildir. Ya da Allah'ın rızasının en fazlasını bilirken daha azını yaşamak, daha azına razı olmak imkansızdır. Örtünmek Allah'ın emri, bu konuda hiçbir şüphe yok. O zaman bu konuda tereddütlü davranmanın da bir manası yok.

Bu dönüm noktası diyebileceğimiz karar öncesinde nasıl bir hayatınız vardı…

Aslında o dönemin detaylarını konuşmanın pek bir anlamı yok. Ama şu kadarını söyleyeyim, dünyanın en zengin ortamlarında da yaşasanız, dünyanın en iyi mekanlarında da bulunsanız, dünyanın en güzel insanlarıyla birarada da olsanız, iman olmadıktan sonra, Allah'ı bilmedikten sonra, etrafınızda Allah'tan korkan insanlar olmadıktan sonra huzurlu ve güzel yaşamanın imkanı yok. İnsan öyle bir ortamda adeta cehennemi yaşıyor gibi oluyor. Samimi müminleri görüp imanı tanıdıktan sonra da tarif olmayacak bir nimete kavuşuyor inşaAllah.

Kararınız karşısında nasıl tepkiler aldınız. Karşı çıkan ya da destekleyen kimler vardı etrafınızda.

Önemli olan insanların değil Allah'ın rızası. İnsanların hepsi beni sevse, takdir etse ama, Allah korusun, Allah razı olmasa, bunun bana ne faydası var. Bir mümin için Allah'ın rızasından, hoşnutluğundan ve cennetinden daha önemli hiçbir şey olamaz. Allah Kuran'da da bildiriyor bir mümin özelliği olarak, "kınayanın kınamasından korkmazlar" diye buyuruyor Rabbimiz. Mümin samimi olarak dini yaşamaya karar verdiğinde, Allah yolunda çileyi de kabul ederek başlıyor işe inşaAllah. Bu şeref duyulacak bir durum. Allah yolunu tercih ettiği için bir insan incitici sözler işitiyorsa, iftiraya maruz kalıyorsa, haksızlığa uğruyorsa bu onun doğru yolda olduğunu gösterir. Çünkü Allah yolunda zorlukla karşılaşmak Allah'ın mümine vaadidir. Mümin Allah yolunda malını ve canını satmış insandır. Bizim herşeyimiz Allah'a ait, Allah nasıl takdir ederse öyle olur. Dilerse verdiklerini arttırır, dilerse kısar. Mümin nimet arttığında da kısıldığında da şükreder, Allah'tan razı olur.

Bu kararla mankenlik dışında hayatınızda vazgeçtikleriniz nelerdir.

Ben mümin olmakla çok şerefli bir yaşamı tercih ettim. Allah, "Biz onlara şan ve şereflerini getirdik" diye buyuruyor. Sanki geride bırakılmış değerli birşey varmış gibi düşünmek de ifade etmek de doğru olmaz. Eğer geride bırakılan birşey varsa, onların hepsi güzel olmayan bir ahlaka ve yaşama ait şeyler ve zaten terk edilmesi gereken şeyler. Allah bana böyle şerefli bir hayat nasip ettiği için sürekli şükrediyorum. Mümin olmakla kazandığım o kadar fazla nimet var ki inşaAllah, bunun neşesi ve huzuru hiçbir şeyle kıyaslanmaz.

İlk defa dışarı kapalı çıktığınızda neler hissettiniz.

Allah böyle bir güzelliği yaşattığı için şükrettim. Allah şerefli bir yaşam nasip ettiği için hamd ettim.

Örtündükten sonra bambaşka bir çevreye girdiniz. Onların size karşı tepkileri davranışları nasıldı?

Salih müminler sevgiyi, şefkati gönülden yaşıyorlar. Müminlerin sevgisi Allah rızası için ve karşılıksız bir sevgi. O nedenle tüm Müslümanlardan hep anlayış gördüm. Allah Kuran'da tüm müminlerin kardeş olduğunu bildiriyor. Gerçekten de tüm Müslüman camialar beni kardeşleri gibi karşıladılar, sevdiler. Allah hepsinden razı olsun.

Halen milli gazetede köşe yazarı olarak yazıyorsunuz. Yazma tercihi nasıl oluştu.

İslam'ı öğrenmeye başladıktan sonra, bir müddet kendimi yetiştirmeye vakit ayırdım. İlmihalleri okudum, İslam alimlerinin eserlerini okudum. Allah rızası için hizmette bulunmak istedim. Okuduklarımı, öğrendiklerimi, düşündüklerimi anlatmanın bunun için iyi bir yol olacağını düşündüğüm için yazmaya karar verdim. Günlük yazılarımın yanı sıra kitaplarım da yayınlandı. İnternet sitemde de sürekli yazılarım yayınlanıyor. Şu dönemde, imanı takviye edecek, güçlendirecek, dinsiz ideolojilere karşı set oluşturacak ilmi çalışmalar çok önemli. Herkes elinden ne geliyorsa onu yapmalı. Bir kişi yazı yazar, diğeri o yazının yayınlanacağı gazeteyi hazırlar, bir diğeri gazeteyi alıp çevresindekilere okutur, bir başkası alır o yazıyı internette yayar... Herkes bir ucundan destek olursa, bu birlik ve dayanışmayla Allah'ın dini hızla yayılır inşaAllah. İnşaAllah benim yazılarımın da İslam ahlakının yayılmasında katkısı olur diye temenni ediyorum. Harun Yahya'nın tüm dünyayı derinden etkileyen eserleri tüm İslam alemi için önemli birer örnek.





Yazmanın yanı sıra bir dönem siyasette de yer aldınız. O zamanlar birçok muhafazakâr parti varken Refah partisini seçtiniz bunun nedeni nedir?

Tabi ki tüm sağ partiler çok güzel bir hizmet veriyorlar, çok değerli çalışmalarda bulunuyorlar. Refah partisi de çok geniş bir inançlı kesimi kucaklayan bir partiydi. Sayın Erbakan gerçek bir dava insanı, tüm yaşamı mücadeleyle geçmiş. Yaptığı hizmet çok büyük. Samimiyetine inandığım çok değerli, çok saygı duyduğum bir insan. O dönemde Refah Partisi'nde hizmet vermenin daha faydalı olacağını düşündüğüm için bu tercihi yapmıştım.

Milli görüş lideri Prof. Dr. Erbakan'ın aldığı ceza ev hapsini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Allah herşeyi bir hayırla yaratır. Bunda da pek çok hikmet ve hayır var. Tüm Müslümanların gözünde değerini kat kat arttıran, ona duyduğumuz sevgiyi ve saygıyı çok güçlendiren bir karar bu. Böyle kararlar Müslümanların şevkini ve heyecanını arttırıyor, birbirlerine duydukları bağlılığı güçlendiriyor. Hz. Adem'den bu yana salih müminlerin hayatı hep mücadele içinde geçmiş. Geçmişte yaşayan müminler de tutuklanmışlar, yurtlarından sürülmüşler, hatta katledilmişler. Geçmişte yaşananların bir benzerinin bugün yaşanması hem Allah'ın bir kanunu, hem de yaşayan için çok şerefli, müslümanlar nezdinde de sevgiyi kat kat arttıran bir konu.

Türban sorununa nasıl bakıyorsunuz? Kadınların örtünmesine erkeklerin karar vermesine, kadınlar üzerinden siyaset yapılmasına?

Örtünmek Allah'ın emri. Örtü, Müslüman kadının şerefidir. Örtünen insanlarımız bunu sadece Allah'ın hükmü olduğu için, Allah'ın rızasını umarak yapıyorlar. Bunun dışında bir amaçları, planları yok. Herkes gibi onların da diledikleri gibi okuyabilecekleri, yaşayabilecekleri ortamın sağlanması gerekir. Okul kapılarında yaşanan sıkıntıların son bulması gerekir.

Gündem ne olursa olsun bir şekilde hep tesettüre ve kadına geliyor. Bir ara gündemimizi çok meşgul eden konulardan biride moda ve tesettür oldu. Çağa ayak uydurma daha modern görünme adı altında farklı giyim tarzlarını defilelerle sunan firmalar oldu. Bu çabayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Allah Kuran'da mümin kadınların örtünmesini bildirirken, bunun şerefli bilinmeleri, tanınmaları ve korunmaları için olduğunu haber veriyor. Mümin bir kadın için iffeti çok önemlidir. İffetini koruma konusundaki hassasiyeti mümin kadını değerli kılar, ona saygı duyulmasını sağlar. Tabi ki Müslümanlar, kaliteli, asil, zevkli ve estetik değerlere önem veren insanlardır. Ama bunun her zaman helal sınırları içinde olması, mümin kadınların saygınlığını ve değerini güçlendirecek şekilde olması gerekir.

Tartışılan konulardan biride hem şık modern olmak hem de tesettürlü olmak. Bu ikisinin yan yana olabileceğini düşünüyor musunuz?

Mümin estetikten zevk alır. Kaliteden, temizlikten, asaletten hoşlanır. Elbette bir mümin kadın hem iffetli asil, hem tesettürlü ve şık olabilir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken şey, mümin kadın için önemli olan iffettidir, iffeti hakkında şüphe uyandırabilecek, tereddüte sebep olabilecek herşeyden kaçınır mümin bir kadın.

Çankaya'da türbanlı bir first lady'nin oturması bir zafer mi?

Türkiye'nin genelinde çok hızlı bir din ahlakına yöneliş var. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde neredeyse ilk defa %47 oyla tek başına bir muhafazakar parti iktidar oldu. Bundan 30 yıl önce insanların neredeyse %70'i Darwinizm'e inanırken, bugün Türkiye'de evrime inanlarının sayısı parmakla gösterecek kadar az. Halk artık canlılığın tesadüfen ortaya çıktığı masalını kabul etmiyor. Allah'ın yarattığını kabul ediyor. Bu çok önemli bir gelişme. Nitekim bu gelişme uluslararası alanda da kabul ediliyor. Türkiye'nin önümüzdeki yıllarda bölgenin lider ülkesi olacağı, yani İslam coğrafyasının lideri olacağı söyleniyor.

Türkiye'deki kadın profilini nasıl değerlendiriyorsunuz.

Her konuda olduğu gibi bu konuda da çok olumlu bir gelişme var bence. Din ahlakına yöneliş kadınlarımızın toplumda hak ettikleri saygıyı görmeleri için çok önemli bir zemin oluşturdu. İmanın nuruyla aydınlanan kadınlarımızın da yaşantılarında çok güzel gelişmeler oluyor. Allah Kuran'da "Erkek olsun kadın olsun kim salih bir amelde bulunursa, karşılığını eksiksiz olarak alacağını" bildirmiş. Kadınlar da İslam ahlakının yayılması, dinsizliğe karşı fikri üstünlüğün sağlanması konusunda sorumluluk sahibidir. Son zamanlarda bu sorumluluğu yerine getirmeye gayret eden birçok saliha bayanın hizmette bulunuyor olması çok güzel bir gelişme.

Kendi içimizde bu kadar dalmışken Filistin'de Irak da Müslüman kardeşlerimiz öldürülüyor. Müslüman kardeşlerimizin acılarına bu kadar duyarsızlaşmamızın, onların acılarını acı nedeni sizce nedir?

İslam dünyası çok sıkıntılı bir dönemden geçiyor, ama bu sıkıntılar aydınlık bir geleceğin müjdesi inşaAllah. Peygamber Efendimiz (sav) 1400 yıl önce tüm bu yaşanacakları detayıyla haber vermiş. Müslümanların çok zor günler geçireceğini söylemiş, ama bununla birlikte bu sıkıntıların nasıl ortadan kalkacağını da belirtmiş. Bu sıkıntılar Hz. Mehdi'nin zuhurunun Hz. İsa'nın yeniden gelişinin ve Allah'ın izniyle İslam ahlakının tüm dünyaya hakim olmasının habercisidir. Her kışın bir baharı olduğu gibi, İslam aleminin yaşadığı bu sıkıntıların da sonu olacaktır inşaAllah. İslam coğrafyası ve tüm dünyayı çok aydınlık bir gelecek bekliyor.

Tabi şunu da unutmamak gerekir ki, komşularımız, kardeşlerimiz böylesine ciddi acılar yaşıyorken, bizim bu durumda ne yaptığımız, nasıl çaba harcadığımız da çok önemli. Çünkü biliyorsunuz, zulme rıza göstermek de zalimlik olur. Zulme rıza göstermediğimizi göstermenin en önemli yolu ise Kuran ahlakının yayılması için vargücümüzle gayret etmemizdir.

Bilim Araştırma Vakfında çalışmalarını nasıl buluyorsunuz?

Bilim Araştırma Vakfı Türkiye çapında örneği görülmemiş bir fikri hizmet veriyor. Verdikleri konferansların sayısı 2000'i geçti. İl il ilçe ilçe dolaşıp Allah'ın varlığını ve birliğini, Darwinizm'in geçersizliğini anlatıyorlar, iman hakikatlerini gündeme getiriyorlar. Müthiş bir imani hizmet içerisindeler maşaAllah. Ben de gücüm oranında bu büyük ilmi mücadeleye destek olmaya çalışıyorum.

Bizim fark etmeden değinmeden geçtiğimiz ,sizin belirtmek istediğiniz söylemek istediğiniz bir şeyler var mı?

Ben tüm mümin kardeşlerime İslam alemini aydınlık bir geleceğin beklediğini yeniden müjdelemek isterim. Allah bu dönemde herkesi çok farklı şekillerde imtihan edecektir. Önemli olan müminlerin tesanüdür, kardeşliği ve birlik ruhu içinde hareket etmesidir. Müminlerin birliği ve beraberliği, inançsız insanların hiç istemedikleri, en çok ürktükleri şeydir. Onlar müminleri dağınık görmek isterler, hatta bunun için müminlerin arasına fitne, fesat sokmaya çalışırlar. Ancak Allah'ın izniyle takva sahipleri bu fitnelerden zerre kadar etkilenmez. Eğer bir kale gibi bir olunursa, Allah'ın ipine sımsıkı sarılırsak, üzerinden gelinmeyecek hiçbir zorluk yoktur. İnsanların dalga dalga Allah'ın dinine girdiklerini göreceğimiz günler çok yakındır. Allah nurunu muhakkak tamamlayacaktır. O zaman hep birlikte hamd edip, şükredeceğiz inşaAllah.

Zaman ayırıp cevaplandırdığınız için tekrar teşekkür ederiz.

Hiç yorum yok:

Google Gruplar
irfanmektebi@hotmail.com grubuna kayıt ol
E-posta:
Bu grubu ziyaret et

Benim Peygamberim

İlgili aramalar: müzik - ilahi -  ilahi