Son dakıka

15 Ağu 2009

Moraliniz mi bozuk!!!


MORALİN NİYE BOZUK?
HZ. ADEM (A.S.)GİBİ 200 SENE TEVBE Mİ ETTİN?

MORALİN NİYE BOZUK?
HZ.İBRAHİM GİBİ ATEŞE Mİ ATILDIN?

MORALİN NİYE BOZUK?
HZ.ZEKERİYYA (a.s)GİBİ TESTEREYLE Mİ KESİLDİN?

MORALİN NİYE BOZUK?
HZ.YUSUF (as) GİBİ KUYUYA MI ATILDIN?

MORALİN NİYE BOZUK?
HZ.MUHAMMED (sav) GİBİ TAİF'TE TAŞLANDIN MI, BAŞINA İŞKEMBE Mİ KONULDU NAMAZ
KILARKEN, DİŞİN Mİ KIRILDI, YÜZÜNE TÜKÜRÜK MÜ ATILDI, HİCRETE Mİ ZORLANDIN,
SEVDİKLERİNDEN Mİ AYRILDIN?

MORALİN NİYE BOZUK?
HZ.HAMZA (r.a) GİBİ BURNUN KULAĞIN MI KESİLDİ?

MORALİN NİYE BOZUK?
MUSAB BİN UMEYR GİBİ KOLLARIN MI KESİLDİ?

MORALİN NİYE BOZUK?
CAFER BİN EBU TALİP GİBİ OK, MIZRAK VE KILIÇ DARBELERİYLE YARALANDIN MI?

MORALİN NİYE BOZUK?
AMMAR,SÜMEYYE, YASİR GİBİ İŞKENCE Mİ GÖRDÜN?

MORALİN NİYE BOZUK?
BİLAL GİBİ KIZGIN KUMLARA YATIRILIP, ÜZERİNE TAŞLARMI KONDU?

MORALİN NİYE BOZUK?
YUNUS PEYGAMBER GİBİ DENİZE Mİ ATILDIN?

MORALİN NİYE BOZUK?
EYÜP PEYGAMBER GİBİ VÜCUDUNU YARALAR MI KAPLADI?

MORALİN NİYE BOZUK?
HZ. İSA GİBİ ÇARMIHA MI GERİLMEK İSTENDİN?

MORALİN NİYE BOZUK?
İMAMI AZAM EBU HANİFE GİBİ ZİNDANA MI ATILDIN?

HALA MORALİN Mİ BOZUK?
NE DÜŞÜNÜYORSUN, DÜNYALIK İŞLER Mİ?
SİLKİNELİM, KENDİMİZE GELELİM........?

ÜZÜLECEKSEN, NAMAZINI KAZAYA BIRAKTIĞIN İÇİN, TEHECCÜDE KALKAMADIĞIN İÇİN,
BİRİNİN KALBİNİ KIRDIĞIN, PAZARTESİ PERŞEMBE ORUCUNU TUTAMADIĞIN İÇİN ÜZÜL

ÜZÜLECEKSEN BUGÜN ALLAH İÇİN BİR ŞEY YAPAMADIĞIN İÇİN, ALLAH VE RESULÜ
(SAV)'NÜ MEMNUN EDEMEDİĞİN İÇİN ÜZÜL
FİLİSTİN'DE, ÇEÇENİSTAN, BOSNA HERSEK'TE, IRAK'TA VE DÜNYANIN DÖRT BİR
YANINDA ZULÜM GÖREN, İŞKENCE EDİLEN, ÖLDÜRÜLEN DİN KARDEŞLERİN İÇİN ÜZÜL

ÜZÜLÜRSEN, BİR FAKİRE YARDIM EDEMEDİĞİN İÇİN, YETİMİN ELİNDEN TUTAMADIĞIN
İÇİN ÜZÜL

ÜZÜLÜRSEN, AFRİKA'DA VE DİĞER ÜLKELERDE BİR LOKMA EKMEK BULAMAYAN,
HASTALIKLARLA MÜCADELE EDEN İNSANLAR İÇİN ÜZÜL

ÜZÜLÜRSEN,KUR'AN-I YETERİNCE OKUYUP, HAYATINA TATBİK EDEMEDİĞİN İÇİN ÜZÜL

ÜZÜLÜRSEN, PEYGAMBER EFENDİMİZ'İ, CANINDAN, MALINDAN,AİLE BİREYLERİNDEN,
HERŞEYDEN ÇOK SEVEMEDİĞİN İÇİN ÜZÜL

ÜZÜLÜRSEN, HAKİKİ MANADA KUL, EFENDİMİZ'E ÜMMET OLAMADIĞIN İÇİN ÜZÜL

ÜZÜLÜRSEN, EFENDİMİZ'İN ŞEFAATİNE NAİL OLAMAMA KORKUSUYLA ÜZÜL...
ÜZÜLMEMİZ GEREKENLER İÇİN ÜZÜLMEK DİLEĞİ İLE,
SELAM VE DUA İLE

13 Ağu 2009

bir çocuğun şikayeti


Toplandık arasat meydanın da mahkeme i kübra denilen yerde
Getirin buraya annem, babam şimdi nerede
Şikayet edeceğim şimdi onları rabbime
Yetiştirmediler beni islam terbiyesine göre
Yarabbi görmedim annemi seccade başında
Zannettim namaz sadece ramazanda
Başına bir örtü aldı kırkından sonra
Ömrünce kötü örnek oldu, islamı anlatmadı bana
Yarabbi babam bayramdan bayrama namaz kıldı
Kur'an ı kerim duvarda asılı kaldı
Oysa o hayat nizamıydı, sayelerinde tozlandı
Öğretmediler bana kur'an ı kerimi benden ayrı kaldı
Yarabbi küçüksün oruca dayanamazsın dediler
Sözüm ona bana merhamet ettiler
Ağaç yaşken eyilir bilmediler
Küçük yüreğime islamı yerleştirmediler
Gayret etmediler
Yarabbi sınavdan sınava soktular dünya mevkiler için
Demediler hayatın sınavı ALLAH için
Dünyamı yaptılarda ahiretimi yaktılar için için
Azapların büyüğü olsun dinimi gizleyenler için
Yarabbi beni sahte liderlerin arkalarından yürüttüler
Gerçek liderimin adından bile bahsetmediler
Budün peygamberimin(sav)şefatinden mahrum ettiler
Getirin annemi babamı şimdi neredeler
Yarabbi babam haram helal demedi getirdi
Bizler yedik piyangodan gelen haramlara sevindik
Sonunda huzurunda hep beraber iflas ettik
Sırtımızdaki günahların altında ezildik
Sürünerek buraya geldik
Burası arasat meydanı anne
Burasını hiç düşünmedinizmi?
Neden mahkemeyi kübraya hazırlıksız geldiniz
Ben sizin için emanettim ihanet ettiniz
Rabbimin cezasını benden önce hakettiniz

ARKADAŞ OLUNMAYACAK BEŞ GRUP İNSAN


ARKADAŞ OLUNMAYACAK BEŞ GRUP İNSAN

Ca‘fer-i Sâdık (ra) arkadaş seçiminde şu güzel ve isâbetli tavsiyelerde bulunmuştur:

“Şu beş grupla dostluk ve arkadaşlık yapma:

1- Yalancıyla arkadaşlık yapma. Çünkü dâimâ aldanabilirsin. O serâb gibidir. Uzağı sana yaklaştırır, yakını da senden uzaklaştırır.

2- Ahmakla arkadaşlık yapma! Çünki o sana fâide vermeyi istediği halde zararı dokunur.

3- Cimriyle arkadaşlık yapma! Çünki senin en muhtaç olduğun şeyi bile senden esirger.

4- Korkakla arkadaşlık yapma! Zîrâ seni ele verir ve şiddet anında da senden kaçar.

5- Fâsıkla (açıktan günah işleyen) arkadaşlık yapma! Zîrâ o seni bir çiğnem yemek veya daha azına dahi fedâ edebilir.

SON PİŞMANLIK.


SON PİŞMANLIK…

Zülkarneyn (as) gece giderken ordusuna “Ayağınıza takılan şeyleri toplayın!” diye emir verir.

Ordu bu emri duyunca içlerinden

bir grup, “Yorgunuz, bir de bu karanlıkta ayağımıza takılan şeyleri toplayarak boşuna ağırlık mı yapacağız?” diyerek hiçbir şey toplamazlar.

İkinci grupsa, “Madem komutanımız emretti, birazcık toplayalım, emre muhâlefet etmeyelim.” diyerek az bir şey toplarlar.

Üçüncü grupsa, “Komutanımız bir şeyi boşuna emretmez, muhakkak bir bildiği vardır.” diyerek bütün abalarını ağzına kadar doldururlar.

Sabah olduğunda bakarlar ki, meğer bir altın ma‘deninden geçmişler de, ayaklarına değen şeylerin altın olduğunun farkına varamamışlar.

Bunu anlayınca hiç almayan

birinci grup, “Ah, niçin almadık? Nasıl dinlemedik komutanımızın sözünü?” diyerek pişman olurlar.

Az alan ikinci grupsa, “Ah, ne olurdu biraz daha fazla alsaydık?” diye sitem ederler.

Çok alan üçüncü grupsa, “Keşke her şeyimizi doldursaydık, gereksiz eşyalarımızı atsaydık da daha çok toplasaydık!” diyerek fazla almalarına rağmen üzülürler.

İşte bu misâl gibi âhirette bütün insanlar bunun gibi pişman olacaklar.

İnanmayanlar, “Keşke îmân etseydik de hiç olmasa cehennemden sonra cennete girseydik, ebedî cehennemde kalmasaydık!” diye pişman olacaklar.

Mü’min, fakat az sevabı olanlar, “Keşke biraz daha sevab işleseydik de, biraz daha ikrâma mazhar olsaydık!” diye üzelecekler.

Mü’min, çok sevabı olanlarsa “Âh, ne olurdu makamımı yükseltecek bir vakit namaz daha kılsaydık, daha fazla sadaka verseydik, oruç tutsaydık, biraz daha sevab işleyecek ameller yapsaydık!” diye pişman olacaklar.

11 Ağu 2009

Kıssadan Hisse - Kendimize Güvenelim...


--------------------------------------------------------
İş adamının işleri bozulmuştu. Ne yaptıysa olmuyordu.


Bir zamanlar çok başarılı bir insan olmasına rağmen şimdi büyük olan sadece borçlarıydı.


Bir taraftan kredi verenler onu sıkıştırırken, diğer taraftan da bir sürü insan ödeme bekliyordu.

Çok bunalmıştı ve hiçbir çıkış yolu bulamıyordu.
Nefes almak için parka gitti. Bir banka oturdu, başını ellerinin arasına aldı ve bu durumdan nasıl kurtulacağını düşünmeye başladı.

Tam bu sırada birden, önünde yaşlı bir adam durdu.

-“Çok üzgün görünüyorsun. Seni rahatsız eden bir şey olduğu belli... Benimle Paylaşmak ister misin?” diye sordu yaşlı adam.

İşadamının yakınmalarını dinledikten sonra da,

“-Sana yardım edebilirim” dedi.

Çek defterini çıkardı. İşadamının adını sordu ve ona bir çek yazdı. Çeki ona verirken de şöyle dedi:

“-Bu para senin. Bir yıl sonra seninle burada buluştuğumuzda bana olan borcunu ödersin. Hadi al” dedi.

Ve yaşlı adam geldiği gibi hızla gözden kayboldu.



İşadamı elindeki çeke baktı. Çekte 500 bin dolar yazıyordu ve imza ise John Rockefeller' e aitti, yani o gün için dünyanın en zengin adamına.

“-Tüm borçlarımı hemen ödeyebilirim” diye düşündü.

John Rockefeller' e ait bu çekle her şeyi çözebilirdi. Ama çeki bozdurmaktan vazgeçti. Bu değerli çeki kasasına koydu. Onun kasasında olduğunu bilmenin güveniyle yepyeni bir iyimserlikle işine tekrar dört elle sarıldı.

Büyük küçük demeden tüm işleri değerlendirmeye başladı. Ödeme planlarını yeniden yapılandırdı. İyi yapılan işler yeni işleri doğurdu.

Birkaç ay sonra tekrar işlerini yoluna koyabilmişti.

Takip eden aylarda ise borçlarından tümüyle kurtulup hatta para kazanmaya başlamıştı.



Tüm bir yıl boyunca çalıştı durdu. Tam bir yıl sonra, elinde bozulmamış çek ile parka gitti. Kararlaştırılmış saatin gelmesini bekledi. Tam zamanında yaşlı adamın hızla ona doğru geldiğini gördü. Tam ona çekini geri verip başarı öyküsünü paylaşacakken bir hemşire koşarak geldi ve adamı yakaladı. Hemşire:

“-Onu bulduğuma çok sevindim, umarım sizi rahatsız etmemiştir” dedi.

“-Çünkü bu bey sürekli olarak huzur evinden kaçıp, bu parka geliyor. Herkese kendisinin John Rockfeller olduğunu söylüyor” diye ekledi.



Hemşire adamın koluna girip onunla birlikte uzaklaştı. İşadamı şaşkın bir şekilde öylece durdu kaldı. Sanki donmuştu. Tüm yıl boyunca arkasında yarım milyon dolar olduğuna inanarak işler almış, yapmış ve satmıştı. Birden, hayatının akışının değiştiren şeyin para olmadığını fark etti.



Hayatını değiştiren yeniden kendinde bulduğu kendine güven ve inançtı.

Başarının sırrı, kasamızda duran değil, kendi kalbimizde ve kafamızda olanlardır.Başka yerde aramaya gerek yok.

9 Ağu 2009

Bilgiye hakim olmak


Gençlik

Tüm hareket ve heyecanıyla, geçen dünümüzün adı. Yaşadığımız geleceğe döndüğümüzde, istikbalimizi teslim edeceğimiz yarınlarımızdır.



Bir ülkenin yarınlarından emin olması, yetiştirdiği gençliğin sağlıklı, duyarlı ve tutarlı olmasıyla mümkündür. Gençlerine iyi imkanlar hazırlayamayan, onların ihtiyaçlarını göremeyen, seslerini duyamayan milletler, aslında geleceklerini tehlikeye atan milletlerdir.



Gençlik, milletler için bulunmaz bir nimet, önemli bir güç, yararlanılması gerekli olan muazzam bir kuvvettir. Bir millet gençlerinden iyi yolda yararlanabilirse, hem o millet için ve hem de insanlık için sonsuz yararları vardır.



Böyle bir sonuç, gençliğin iyiye, güzele yönlendirilmesiyle elde edilebilir. Gençlik ihmale uğrar, yoldan çıkarsa hem o toplum ve hem de gençliğin kendisi ülke için bir endişe ve üzüntü kaynağı haline gelir.



Gençliğin yaratılışından kaynaklanan sürekli hareketliliği, ülke yararına yönlendirilemediği zaman, gençlik çeşitli mihrakların ve kötü emelli kişilerin tesir alanı içerisine düşebilir.



Bir toplumu yok etmek, yıpratmak ve zora sokmak isteyen şer güçler, öncelikle o toplumun değerlerini ve gençliğini hedef alırlar.



Bilirler ki; Değerlerini yitirmiş, gençliği ifsat olmuş milletler, şer güçlere karşı dayanma gücünü devam ettiremezler, iç barış ve huzurlarını kaybederler. Bunun için de terör ve uyuşturucu belasını silah olarak kullanırlar.



Terör ve uyuşturucu, iki tarafı keskin bir bıçak gibidir. Terör örgütleri, bir yandan aldatılmış ve kandırılmış gençleri insanlık dışı eylemlere sürüklerken; diğer taraftan da kandıramadıkları gençleri uyuşturucu ile zehirleme ve tesirsiz hale getirme programını uygulamaktadırlar.



Böylece taze ve zinde güç gençlik, günden güne eriyip gitmektedir. Gençliğimiz bu tür tuzaklara karşı uyanık olmalıdır.



Şunu hemen ifade etmeliyiz ki, Allah'a şükürler olsun ülkemizde gençliğimizin büyük bir çoğunluğu kendi değerlerine sahip, sorumluluklarının bilincinde, vatan ve millet sevgisiyle yoğrulmuştur.



Bu yapının ilelebet devam etmesi bu değerlerimizin gençlerimize bütün yönleriyle aktarılmasıyla mümkündür. Devletimizin bu alanda alacağı tedbirlere milletçe destek vermemizin yanında gençliğimize sahip çıkarak onları sağlam bir inanç ve köklü bir millet sevgisinde birleştirmeliyiz.



Sevgili gençlerimiz!

Şunu hiçbir zaman hatırınızdan çıkarmamalısınız ki, sizler bizim ümidimiz ve geleceğimizsiniz. Cennet vatanımız üzerinde oynanmak istenen oyunları bozacak ve boşa çıkaracak güçtesiniz

Ömrünüzün baharı sayılabilecek bu çağ, sevgi ve nefreti en yoğun yaşadığınız çağdır. Nefret kötülerin, sevgi ise Allah'ın iyi kullarının yoludur.

Önce, en yakınımızdan başlayarak birbirimizi; sonra, uğruna binlerce gencimizi feda ettiğimiz cennet vatanımızı, bayrağımızı sevmeliyiz. Bizi biz yapan değerlerimizi sevmeliyiz.

Sevmeliyiz; çünkü, nefret ve kin tohumlarının yeşermemesi için en etkili ilaç, yine sevgidir.

Her zaman gençleri yanında bulmuş olan sevgili Peygamberimiz; "İnsanlar içinde Allah'ın en çok sevdiği kimse, kötülükleri terkedip iyiliklere yönelmiş olan gençtir." Buyurmuşlardır.

Allah cc. ve kainat

Azim, müthiş bir çabayla,

durmadan ve mümkün olan en fazla işi yapmaksa,

evrende olup biten tam olarak budur.

Evrene serpiştirilen azme bakın:

Milyonlarca bitki ve hayvan türü yaratıldığı gibi,

her türe ait bir özellik verilmiştir.

Yaratıcı bir defa yaratmakla bırakmamış,

çizdiği resmi silerek yeniden çizmiş,

bir tablonun arkasından hemen yeni bir tablo yaratmıştır.

Eğer birkaç güzellikle yetinseydi,

bulutlardan örgülediği sema resimlerini her dakika değiştirmesine,

vadilere yazın başka, kışın başka bir görünüş kazandırmasına ne ihtiyacı olurdu?

Eğer buğday insanın beslenmesine yetiyorsa,

onun yanında, bir de patlıcanı, bir de elmayı yaratmasına;

her birine binerce farklı renk, koku ve tat yüklemesine ne gerek olurdu?

Onun azmi,

yarattığı türlerin çokluğu ve sınırsızlığıyla kalmaz;

Yarattıklarının çoğunu her yıl silerek,

tohumları aracılığıyla onların farklı benzerlerini yeniden yaratır.

Bununla da kalmaz,

asırlar geçtikçe yeryüzüne yeni yaratık türleri gönderir;

büyük dinozorlar gider, küçük kuşlar gelir.

Adeta, dünya toprağı katrilyonlarca

yaratığa yetmemiş;

onları sırayla ve kafileler hâlinde göndererek yeryüzünde gezdirmiştir.

Yaratıcının azmi bununla da kalmaz.

Modern bilimin tespit ettiği gibi,

maddenin kendisini de her saniye yok edip var ediyor.

Bir maddi örgüyü kaldırıp

yerine hemen yenisini gönderiyor;

Yani bir saniye içinde

dev galaksilerden ibaret olan evreni binlerce kez yaratıp,

kaldırıp yeniden yaratıyor.

Aklın ve hayalin kavramakta güçlük çektiği

bu çoklukların arkasındaki sınırsız azmin varlığı, nasıl inkâr edilebilir?

Böylesine azimli bir Yaratıcının sanatı olan insan, hangi mantıkla azmi hırs olarak değerlendiriyor?

Televizyonun karşısında boş oturma eylemine, hangi değeri veriyor?

Yırtınırcasına çalışan insanları

hangi hırsla suçluyor?

Sonsuzluğu kazanmak için Çalışmak gerekiyorsa,

Dinlenme dışında,

boş oturduğumuz bir dakika,

bizim için dehşetli bir kayıp değil midir?
Google Gruplar
irfanmektebi@hotmail.com grubuna kayıt ol
E-posta:
Bu grubu ziyaret et

Benim Peygamberim

İlgili aramalar: müzik - ilahi -  ilahi