Son dakıka

15 May 2009

Karun kadar zengin olmak


Bugün dünyanın bazı coğrafyalarında insanlık onuruna yakışmayacak derecede sefalet içinde yaşayan yoksullar var... Yine dünyanın bazı yerlerinde de bu yoksullara seyirci kalan büyük çapta zenginler de var...



Kur'an-ı Kerim, dünyadaki yoksullara ilgisiz kalan servet sahiplerine ibret olması için Karun'un zenginliğini anlatmış, sonunda bunca servetiyle yerin dibine batışına da (yoksullara ilgisiz kalan) servet sahiplerinin dikkatlerini çekmiş...



Onca varlığına rağmen yoksullara el uzatmayan Kârun'a bir gün Hz.Musa:

"Rabbimiz kimi insanları varlıkla kimini de yoklukla imtihan eder. Senin imtihanın da varlıkla oluyor. Sakın çevrendeki yoksullara ilgisiz kalmayasın" uyarısında bulununca o

"Ben bu serveti kendi emeğimle kazandım, yoksula yardım etmek borcunda değilim!" diyerek de sefalet içinde inleyenlere ilgisiz kalmaya devam etmişti.

Hz. Musa'nın yine de onu hırsıyla baş başa bırakmayıp ikazlarını sürdürmesinden rahatsızlık duymaya başlayan Kârun, O'nu halkın gözünden düşürüp de etkisiz hale getirmek için bir komplo hazırlar. Ona iftira etmesi için bir kadın tutar. Hz. Musa, büyük bir kalabalığın içinde vaaz verirken ayağa kalkıp konuşmaya başlayan kadın:

"Ey insanlar beni dinleyin!" diyerek herkesi kendine baktırır, ama söyleyeceği sözün gerisini getiremez ve gözleri yaşlarla dolu, gerçeği anlatmaya başlar:

"Kârun bana, Musa'ya iftira etmem için bir kese dolusu altın verdi. Gerçi ben kötü bir kadınım ama mâsum bir insana, hele Allah'ın Peygamber'ine iftira edecek kadar da adi değilim. İşte bana verdiği..." diyerek ortaya attığı kesenin ağzı açılır, içindeki altınlar da ortaya saçılır.

Kârun'un işi peygambere iftiraya kadar vardırışı, Allah'ın (cc) gayretine dokunur. Duasını kabul edeceğini bildirdiği Hz. Musa da ellerini açıp şöyle dua eder:

"Ya Rab, kendisine ikram edilen bunca servetin gereğini yerine getirmeyip de işi senin peygamberine iftiraya kadar götüren Kârun'a layık olduğunu ver; ki vereceğin bu ceza, kendinden sonra gelecek -yoksullara yardım etmeyen- tüm zenginlere de ibret olsun!"

Merkezi tam da Karun'un çiftliği olan dehşetli bir deprem olur. Öyle bir deprem ki: ortasından yarılan toprak Kârun'u malıyla, mülküyle, çiftlikteki tüm varlığıyla yerin dibine aşağı çeker. Ölüme yuvarlanan Kârun'un son feryadı

"Ya Musa! beni kurtar, yoksullara fazlasıyla yardımda bulunacağım"dır.

Artık çok geçtir.


Kârun, o çok sevdiği servetinin altında kalarak boğulmuş, serveti -kendisiyle beraber- yerin dibine batmış, evinin yerinde devasa bir krater oluşmuştur. Olay öyle tüyler ürperticidir ki, günlerce şehirdeki insanların ağzını bıçak açmaz.

Bir gün Rabbimiz yine de Hz. Musa'ya: "Eğer o yerin dibine aşağı batıp giderken 'Ya Musa!' diye kulumu değil de, 'Ya Rab!' diye beni yardıma çağırsaydı yine de onun cezasını erteler, mühlet verirdim" diye buyurur.





Dün Karun'un yerinde olmak isteyen insanlar, onun yerin dibine aşağı batışını gözleriyle gördükten sonra artık, 'İyi ki Karun gibi zengin değiliz' diyerek hallerine şükrettiler. Ve bu olaydan sonra yoksula yardım etmeyen servet sahiplerini de 'Karun gibi zengin adam' diye tarif etmeye başladılar.
Google Gruplar
irfanmektebi@hotmail.com grubuna kayıt ol
E-posta:
Bu grubu ziyaret et

Benim Peygamberim

İlgili aramalar: müzik - ilahi -  ilahi