Son dakıka

26 Tem 2007

TARİHİ RESİMLER


SİZ BU ORDUYU YENEMEZSİNİZ

Kanuni Sultan Süleyman Han, haçlı saldırılarına son vermek için ordusuyla sefere çıkmıştı.

Ordu, ağır ağır ilerliyordu. Yol dar olduğundan, ordu mecburen bağların içinden geçiyordu. Hava çok sıcak olduğundan asker susuzluktan kıvranıyordu.

Çok güzel üzümleri bulunan, bir bağdan geçerken, askerin biri dayanamayıp, bağdan bir salkım üzüm kopararak biraz olsun susuzluğunu giderdi.

Sonra da, asma ağacına, yediği üzümün çok üzerinde bir para bağlayarak, yoluna devam etti.Çok geçmeden mola verildi. Asker, kan ter içinde bir köylünün koşarak geldiğini gördü. Hıristiyan köylü ısrarla Padişah ile görüşmek istiyordu. Köylüyü Kanuni’nin huzuruna götürdüler. Kanuni sordu:-
Nedir bu hâlin, kan ter içinde kalmışsın, yoksa askerler sana zarar mı verdi?- Ben şikayet için değil memnuniyetimi bildirmek için geldim.
Böyle bir askeri, böyle bir komutanı tebrik etmemek insafsızlık olur.- Askerlerim sizi memnun edecek ne yapmışlar?
- Askerleriniz bağdan geçtikten sonra, asmanın dalında bağlı bir kese gördüm. İçini açtığımda para vardı. Dikkatli baktığımda, bir salkım üzümün koparıldığını gördüm. Anladım ki koparılan üzümün parası olarak bırakılmış. Sizde böyle güzel ahlaklı asker olduğu müddetçe sırtınız yere gelmez.Kanuni, derhal o askerin bulunmasını emretti.

Hıristiyan köylü, bu askere ne gibi mükafat verecek diye merakla beklemeye başladı. Nihayet asker bulunup, Padişahın huzuruna getirildi. Kanuni, (Niçin izinsiz iş yaparsın? Parası verilmiş olsa bile, sahibinden habersiz mal almanın caiz olmadığını bilmiyor musun?) diye askeri azarladı. Sonra da, (Bu asker derhal ordudan uzaklaştırılsın) diye emir verdi.Hıristiyan köylü heyecanla Kanuni’ye sordu:
- Ben bu askerin mükafatlandırılması için gelmiştim, siz onu niye cezalandırdınız?- Kursağında, haram lokma bulunan bir askerle zafer kazanılmaz. Bunun için ordudan attım. Eğer aldığı üzümün parasını bırakmamış olsaydı, zalimlerden olurdu. İşte o zaman kellesini bile zor kurtarırdı...
Aynı ordu, Belgrat yakınlarında, yine mola vermişti. Askerler, susuzluklarını gidermek, abdest almak için çeşme arıyorlardı. Bir manastırın yakınında çeşme bulup, ihtiyaçlarını giderirken, rahip, birkaç rahibeyi iyice süsleyip, çeşmenin başına gönderdi. Kadınların geldiğini gören askerler, hemen çeşmenin başından çekilip, sırtlarını döndüler, süslü kadınlara yan gözle bile bakmadılar.
Bu durumu uzaktan ibretle seyreden rahip, hemen Haçlı kumandanına şunları yazdı: “Siz bu ordu ile nasıl başa çıkabilirsiniz? Bunlar kadına-kıza, mala-mülke önem vermiyorlar. Bütün mal ve mülklerini feda ederek, Allah yolunda savaşıyorlar.

Herkese karşı iyi davranıp, kimseye zulmetmiyorlar. Siz onlardaki bu özellikleri ortadan kaldırmadan, onlarla savaşırsanız, canlarınızdan ve mallarınızdan mahrum kalacağınız açıktır. Kendinizi ölüme atmayınız!”

TARİHİ RESİMLER


24 Tem 2007

TARİHİ RESİMLER


BÜYÜK TÜRK KOMUTANI

Büyük Türk Komutanı Selahaddin Eyyubi'nin Bir Anısı!

Haçlı Seferleri sırasında Kudüs'ü kurtarmak için harekete geçen Selahaddin Eyyubi ve ordusu Necef Çöllerin'nin yakıcılığından geçmeyi başarmış tüm çabalarının sonunda Hittin Savaşıyla galibiyeti göğüslemiştir.

İşte o sırada, Eyyubi'nin askerleri Haçlı Orduları Komutanı (sözde)Arslan Yürekli olan Richard'ı esir almış ve Eyyubi'nin çadırına elleri bağlı olarak getirmişlerdir. Aslan Yürekli(!) Richar'ın ellerini bağlı gören Eyyubi derhal askerlerinden ellerinin bağını çözmesini ve kılıcını kuşandırmasını istemiştir.

Çünkü bu durumun bir komutanın ağrına gideceğini sezmiştir! Hoşgörüde kusur edilmeyen bir süre sonra Selahaddin Eyyubi, Aslan Yürekli(!) Richard'ın bırakılmasını emreder ve O'ndan birşey isteyip istemediğini sorar. Serbestliğinin küstahlığıyla ayağa kalkar ve kaya getirilmesini ister. bunun üzerine Selahaddin Eyyubi askerlerine kayanın getirilmesini ister.

Kaya geldiğinde Richard, kılıcını hışımla,gururla,sinirle indirir ve kayayı parçalayarak; --İntikamımızı alacağız!

Bunun üzerine Selahaddin Eyyubi ayağa kalkar, askerlerinden kumaş bir bez parçası ister.

Eline aldığı bez parçasını hızla havaya fırlatır ve tam düşeceğinde Eyyubi'nin kılıcı* akissi Richard'ın gözünde parlayıncaya kadar bezin ortasına yıldırım gibi düşer. Hiç bir dengesi bozulmayan kumaş parçası, yerde ikiye ayrılmış bir şekilde durunca, Aslan Yürekli(!) Richard pancar kesilir. Eyyubiye tek söz kalmıştır;
--Yolun açık olsun...

Azeri dökümü kılıcının sırrı hala çözülememektedir.

TARİHİ RESİMLER


22 Tem 2007

TARİHİ RESİMLER


TARİHİ BİLECİK EVLERİ


ORHAN GAZİ




Babası: Osman Gazi

Annesi: Mal Hatun

Doğumu: (H.680-M.1280)

Vefatı: (H.761-M.1359)

Saltanatı: 1326-1359 (33) sene

Osmanlı Devletini Osman Gazi kurmustu. Fakat onu teskilatlandiran ve büyük bir devlet haline getiren Orhan Gazi idi.

Orhan Gazi sari sakalli, uzunca boylu, mavi gözlü idi. Yumusak huylu ve merhametli, fakat yerine göre siddetli ve secaatliydi. Fakirleri sever ve ulemaya hurmet ederdi. Son derece dindar, adaletli ve tebaasina kendisini sevdirmesini cok iyi bilirdi. Bizzat halk içine girer, onlarla yemek yer ve dertlesirdi.

Hareketlerinde cok hesapli davranir ve hiç telas etmezdi. iznik'i fethettigi zaman hiristiyanlara göstermis oldugu insanca muamele, dillere destan olmustu.

Orhan Gazi'nin her yönden büyük bir insan oldugunu sadece Turkler degil, birçok yabanci tarihçiler dahi tasdik etmisierdir.

Orhan Gazi daha 15 yasinda iken harplere istirak etmis ve hayatinin büyük bir kismi harp meydanlarinda germistir. Babasindan 16.000 km. kare olarak teslim aldigi topraklari alti misline çikararak 95.000 km. kare yapmistir.

Orhan Gazi bir devlet reisi sifati ile harplerde bizzat ordularinin basinda daima bulunmustur. Orhan Gazi devletin muntazam bir idare sistemine baglanmasi lüzumunu görmüs ve teskilat isini ise, Alaeddin Pasa ile, Seyh Edebali'nin bacanagi Candarli Kara Halil pasaya havale etmisti.

Orhan Gazi zamaninda teskilati üç noktada toplayabiliriz : Para, kiyafet, ordu.

Orhan Bey'in büyük oglu Süleyman Pasa, kendisinden önce vefat etmistir. Kendi sagliginda iken baskumandanlik vazifesini ikinci oglu Murad Hüdavendigar'a devretmistir.

Osmanlilar tarafindan yaptirilan ilk cami (1333 -1334) senesinde iznik'te yapilan "Haci Özbek" Camiidir. Ve Orhan Gazi yaptirmistir.

Bursa Medresesini Orhan Bey yaptirmis ve ilk "Sultan" lakabi da O'nun zamaninda kulIanilmistir. Yine ilk Osmanli parasi da Orhan Bey zamaninda basilmistir. Müslüman Türkler Avrupa'ya ilk defa Orhan Bey zamaninda geçmislerdir. istanbul'un Anadolu yakasi tamamen Orhan Bey zamaninda Osmanli topraklarina katilmistir.

Yeni fethedilen hiristiyan topraklarinda yasayan yerli hiristiyan halkin Osmanli hayranligi, yeni fetihleri de kolaylastirmistir.

Zamaninda fethedilen yerler:
1326'da Bursa, 1329'da iznik, 1337'de Gemlik'i fethetti ve Bizanslilara karsi Palekanon (Maltepe) zaferini kazandi. 1345'de Karasi Beyligi ilhak edildi. 1354'de Ankara ve Gelibolu fethedildi.

Orhan Gazi 1360 senesinde 79 yasinda vefat etmistir. Tiürbesi ise Bursa'da Osman Gazi'nin türbesi yanindadir. Türbe dört köselidir. icinde 4 tane büyük mermer sütun vardir. Türbe bu dört sütun üzerine oturtulmustur. Kubbesi genis ve kursunla örtülmüstür. Duvarlari sade ve beyaza boyanmistir. Tavaninda onar, kandilli birer tane avize asilidir. Orta yerde Orhan Gazi'nin sandukasi bulunmaktadir. Etrafi pirinç parmakliklar ile cevrilmistir. Sandukanin kuzey yönünde Cem Sultan'in oglu Abdullah, kaii tarafinda ikinci Bayezid'in oglu Korkut, onun yaninda Orhan Gazi'nin ailesi Nilüfer Hatun ve oglu Kasim Çelebi ile Yildirim'in oglu Musa Çelebi vardir. Bu türbede yirmiiki tane mezar bulunmaktadir. Türbeyi ise Sultan Abdülaziz yaptirmistir.

Silsile-i Sadat-i Naksibendiyye'den Hace Muhammed Baba Semasi (k.s.) Hazretleri, Seyh Edebali, Haci Bektas-i Veli bu devrin büyüklerinden olup, Orhan Gazi zamaninda vefat etmislerdir.

Orhan gazi'nin esleri ve cocuklari

Orhan gazi'nin ilk esi Nilufer Hatun (Holofira) Yarhisar tekfurunun kizidir. Bu esinden Süleyman Çelebi, Murad Çelebi, Kasim Çelebi adinda üç oglu oldu. Türkmen boylarinda büyük kardese 'Pasa' (bas aga) demek gelenek oldugu için Süleyman Çelebi hep Süleyman Pasa olarak anildi, ikinci esi yine bir Bizans prensesi olan Asporça, üçüncü esi Bizans hükümdari Kantakuzenos'un kizi Teodora'dir. Teodora ile evlendigi zaman 58 yasinda, Teodora ise 18 yasinda idi. Siyasî sebep lerle yapilan son iki evlilikten de çocuklari oldu. (Asporça'dan ibrahim Çelebi adinda bir oglu, Fatma Hatun adinda bir kizi; Teodora' dan ise Halil Çelebi adinda bir oglu olmustur).

Teodora Müslüman olmamisti. Hiristiyan anadan dogan çocuklar veliaht olamazlardi. Önce Süleyman Pasa, onun ölümünden sonrada Murad Çelebi veliaht olmuslardi. Teo dora'dan olan Halil Çelebi Dil Iskelesi'nde kayik gezintisi yaparken Ceneviz korsanlari tarafindan kaçirilarak esir alindi ve 3 yil Foçada tutuldu. Sonra 100 bin altin karsiliginda serbest birakildi. Bu paranin yarisini Orhan Bey Bizans hükümdarina ödetti.

Alıntı
Google Gruplar
irfanmektebi@hotmail.com grubuna kayıt ol
E-posta:
Bu grubu ziyaret et

Benim Peygamberim

İlgili aramalar: müzik - ilahi -  ilahi