Son dakıka

5 Haz 2008

Namaz ve Oruç

Namaz mü´minin nurudur. Oruç ta cehennemden bir siperdir (kalkandır)."
(İbn-i Mace)

Namaz, kulun Rabbi ile iletişim kurmasıdır. Allah´ın huzurunda kulluğunu bilinçli şekilde ifade etme halidir.

İnsanı Rabbi ile irtibatlandıran namaz, insan için çok nurlu bir atmosfer, kalbi ve gönlü aydınlatıcı manevi bir süreçtir.

Bu sebeple Peygamberimiz, namaz mü´minin nurudur, ışığıdır, aydınlığıdır, buyurmuştur. Orucun ise, ibadetler içinde farklı bir fonksiyonu vardır. O da kulu cehennemden koruyan bir siper, azap ateşinden kurtaran bir kalkan hükmündedir.


İlmin önemi….

"Kim ilim öğrenmek için bir yola girerse, Allah ona cennete girecek yolu kolaylaştırır." (Müslim)

"İlim öğrenmek için yola çıkan kimse, evine geri dönünceye kadar Allah yolundadır." (Tirmizi)

"Alimin ibadetle meşgul olan kimseye olan üstünlüğü, benim en düşük derecelinize karşı olan üstünlüğüm gibidir." (Tirmizi)



Üç Altın Özellik...

Ebu Hureyre´den:

"Sadaka maldan bir şeyi azaltmaz.

Allah Teala, insanları affetmesi sebebiyle, bir kulunun izzet ve şerefini mutlaka artırır.

Allah için alçakgönüllü davranan kimseyi de Allah muhakkak yükseltir."

(Müslim/Birr 69, Tirmizi/Birr 82, Muvatta´/Sadaka 12)

Sadaka vermek, sanıldığı gibi malı eksiltmez. Allah onu başka bir şekilde telafi ettiği gibi, üstelik artmasını da sağlar. İnsanın bu duyguya kapılmasına sebep, nefsinin cimriliğidir.

Kendine karşı hata ve zulüm işleyen birini affetmek; asla affeden insanın ne onurunu, ne şerefini eksiltir. Aksine insanî yönünü daha da yüceltir.

Alçak gönüllü ve tevazu sahibi olmak ta, insanlar arasında daha sevimli, saygılı, etkili, itibarlı olmayı netice verir.


Hardal tanesi kadar kibir ...

Abdullah bin Selam, bir gün, sırtında bir bağ odun olduğu halde çarşıya uğradı.

(Kendisini bu halde görenler):
- Allah seni, böyle bir işe muhtaç kılmadığı halde, seni bunu yapmaya yönelten şey nedir? diye sordular.

Abdullah bin Selam, şu cevabı verdi:
- Ben, içimden kibri atmak istedim. Çünkü Allah Resûlünün: "Kalbinde hardal tanesi kadar kibir bulunan kimse, cennete giremez." buyurduğunu işittim. (Taberani, Esbehani)

Olgun mü´min, kendinde olan meziyet ve nimetleri nefsine vermez; Allah´ın lütuf ve ihsanı olarak kabul eder. Bu sebeple de kibre ve gurura kapılmaz.

Güzel ahlak sahipleri, sahip oldukları meziyetler ve faziletlerle, işledikleri iyi amellerle, kendilerini devamlı Allah´a sevdirmeye muvaffak olurlar.


Güler Yüz ve Güzel Huy ...

"Gerçekten siz, mallarınızla insanları (memnun etmeğe) güç getiremezsiniz.
Ancak, onları güler yüz ve güzel huyunuzla kendinizden memnun bırakabilirsiniz."

(Ebu Ya´la, Bezzar)

İnsanların maddi yönden yardımına koşmaya, herkesin ekonomik geliri ve malî gücü yetmeyebilir. Ama zengin, fakir herkesin yapabileceği, -bende yok- demeyeceği bir yardım çeşidi vardır ki, bu iyiliği, istisnasız herkes yapabilir.

Bu iyilik çeşidi de, hayatta karşılaştığı tüm insanlara güler yüz göstermektir, muhataba neşe ve moral vermektir.

Diğer bir iyilikte, insanlarla güzel huylu olarak ilişki kurmaktır. Güzel huylu insanın, ilişki kurduğu kimseye pek çok faydası ve iyiliği dokunabilir. Örneklik sergileyebilir. Şu halde insanlara maddi iyilikte bulunamayanlar, güler yüzleri, tatlı sözleri ve güzel huylarıyla onları kendilerinden memnun bırakabilirler.


Efendimiz’den 3 Altın Tavsiye ...

"Ya Eba Zer!

Ne tedbirli olmak gibi bir akıllılık,

Ne haramdan kaçınmak gibi bir Allah´a bağlılık,

Ne de güzel ahlak sahibi olmak gibi bir dindarlık söz konusu olabilir." (İbn-i Hibban)

Bu hadiste, mü´mine 3 önemli tavsiye yapılmaktadır.

Birincisi, her konuda tedbiri elden bırakmamaktır. Tedbirli hareket eden kimseden daha akıllı bir insan düşünülemez. Tedbir, aklı kullanmanın zirvesidir.

İkincisi, haramdan kaçınmaktan daha üstün Allah´a bağlılık tasavvur edilemez. İnsan nefsi haramlara meyillidir. Haramdan korunmak nefisle ciddi bir mücadeleyi ve sabrı gerektirir. Bunu ise Allah´a tam bağlı takva sahipleri yapabilirler.

Üçüncüsü de, güzel ahlak sahibi olmaktan daha üstün bir dindarlık söz konusu olamaz. Bilinçli dindarlık, ancak güzel ahlâk sahibi olmakla tamamlanır.


Ey kardeşcağızım! Bizi duandan unutma ...

Ömer bin Hattab anlatıyor:
"Resûlullah Efendimizden, Umre yapmak için izin istedim.

Bana izin verdikten sonra,

- Ey kardeşcağızım! Bizi duandan unutma, buyurdu.

Allah Resûlu bana öyle bir söz söylemişti ki, o söze karşılık tüm dünya benim olsaydı, beni bu kadar sevindiremezdi."

(Ebu Davud - 1498; Tirmizi - 3562)

Allah Resûlünün bu sözü duanın önemini ve yüksek faziletini ortaya koymaktadır.

Duaya ihtiyaç duymayacak bir kimse olsaydı, bu hiç şüphesiz Allah Resûlü olurdu. Zira, Allah onu en sevdiği varlık yapmış; onun her dileğini kabul etmiş, her isteğini yerine getirmişti. Böyle iken, Allah Resûlü Hz. Ömer´den "Bizi duandan unutma" buyurmaktadır. Bu hadiste, "büyük zatlar, Allah katında kazanacakları mevkii kazanmışlardır, onların bizim duamıza ihtiyacı yoktur; bilakis bizler onların duasına muhtacız" şeklinde akla gelebilecek düşüncelerin de yanlışlığına işaret olunmaktadır.

Dua, her an, herkes için gerekli bir ibadettir.


Şayet yemin etmem gerekirse...

Nefsimin kudreti altında bulunduğu Allah´a kasem ederim ki: Şayet yemin etmem gerekirse, şu üç husus üzerine yemin edebilirim:

a- Yardımdan dolayı mal noksanlaşmaz.

b- Allah´ın rızasını umarak, haksızlık edeni bağışlayan kimsenin Allah ancak kıyamet gününde üstünlüğünü arttırır.

c- Dilencilik kapısını kendisine açmayan kimseye, Allah fakirlik kapısını açmaz.

(Tirmizi, Ebu Davud, Müslim)


Allah celle celaluhu şu üç kişiye rahmet ederek bakmaz ...

"Allah şu üç kimseye, kıyamet gününde rahmet ederek bakmaz. Onları kusur ve günahlarından (bağışlayarak) temize çıkarmaz. Ayrıca onlar için çok üzücü bir azap da vardır:

– Elbisesini (kibirle) yerlere kadar salıverene,

– Yaptığı iyilikleri insanların başına kakana,

– Yalan yemin ederek sattığı eşyasına sürüm sağlamaya çalışana..."

(Müslim, Ebu Davud, Nesai, İbn-i Mace)


Şehitlik Mertebesi ...

"Allah, şehidin kul borçları hariç, diğer bütün günahlarını bağışlar."

(Müslim)

Şehitlik, İslâm’da en yüksek mertebe, kişinin ulaşabileceği en yüce pâyedir.

Şehitlik, kulun tüm günah ve kusurlarının bağışlanmasına, affedilmesine sebeptir.

Şehitlik kişiyi bu mertebe yüksek bir dereceye çıkardığı halde, onun üzerinden kul borçlarını silmez. Ortadan kaldırmaz.

Şehid, üzerindeki diğer insanlara ait hakları ödemek, sahibine geri vermek sorumluluğundan kurtulamaz. Kul borçları bu sebeple İslamda çok önemlidir.

(Şehitlerin borçlarını bir lutuf olarak Allah’ın tekeffül etmesi ve alacaklıları verdiği nimetlerle memnun kılarak o şehidi affetmelerini sağlaması da ihtimal dahilindedir.)


Çocuk terbiyesi

"Hiçbir baba, çocuğ(un)a güzel terbiyeden daha üstün bir hediye vermiş değildir."
(Tirmizi)

"Kim, 3 tane kız çocuğunu yetiştirir, güzelce terbiyesini verir, evlendirir ve onlara iyilikte de bulunursa, onun için cennet vardır."

www.resulullah.org

Hiç yorum yok:

Google Gruplar
irfanmektebi@hotmail.com grubuna kayıt ol
E-posta:
Bu grubu ziyaret et

Benim Peygamberim

İlgili aramalar: müzik - ilahi -  ilahi