İş Adamı Orhan Şişman’ın Ramazan Bayramı Kutlama Mesajı
-
İş Adamı Orhan Şişman’ın Ramazan Bayramı Kutlama Mesajı İş Adamı Orhan
Şişman’ın Ramazan Bayramı Kutlama Mesajı Tüm İslam Aleminin,
çalışanlarımızın ve hem...
Son dakıka
4 Haz 2008
Düşünme/Tefekkür ibadeti ve Eleştirel Düşünme Yöntemi
Eleştirel düşüncenin hakikati bulmada önemine ve yöntemine değinen bir yazı.
"Bir saatlik tefekkür (düşünme), bin yıllık nafile ibadetten daha hayırlıdır," Hz. Muhammed (as)
Düşünce, dış dünyanın insan zihnine yansımasıdır. Ayrıca düşünme, zihni olarak tasarlanan, biçim verilen, canlandırılan nesne, fikir, ide anlamlarına gelmektedir.
Şüphesiz insan, yaratılanlar içinde en üstün varlıktır. İnsanı yücelten ve varlıkların efendisi kılan temel unsur aklıdır, düşünme ayrıcalığıdır. Aklı değerli kılan "düşünme"dir. Aklı olup düşünmeyenle aklı olmayıp da düşünemeyen arasında temelde bir fark yoktur. Ancak aklı olup da düşünmeyen insan Allah'a, kendisine ve topluma karşı sorumludur. Sorumluluğun yerine getirilmesi için düşünme eyleminin sağlıklı bir şekilde gerçekleşmesi gerekiyor.
Eleştiri, elemek fiilinden "ş" işteşlik ekiyle türetilmiş bir kelimedir. Elemekten amaç, elenen şeyin işe yarar kısımlarının alınıp işe yaramayan kısımların atılmasıdır. Bizde nasıl olmuşsa, eleştiri kelimesi, sadece işe yaramayan kısımların atılması için yapılan işlem gibi bir anlam kaymasına uğramıştır. Eleştirel yeti, aklın en önemli yetilerinden biridir. Eleştirel yeti olmadan düşünce, muhakeme, mukayese ve hayal gücünü kullanma da söz konusu olmayacaktır.
Cemil Meriç, (seviyeli) münakaşa eden iki insanı, aynı graniti yontan iki heykeltıraşa benzetmekte ve münakaşanın hedefinin tahrip değil, terkip olması gerektiğini belirtmektedir. "Yanıldığını kabul etmek, yeni bir hakikatin fethiyle zenginleşmektir" diyen Meriç, yine münakaşayı mağlubun muzaffer olduğu tek yarış olarak değerlendirir. Eleştirinin olmadığı yerde çınlayan alkışlar, alkışlananları yüceltmez; olsa olsa daha da alçaltır: Eleştiri, bir uçurtmanın havalanabilmesi için gerekli olan rüzgar gibidir.
Eleştirinin olmadığı yerde taassup başlar. Yalnız bizde taassup yanlış algılanıyor. Bazıları taassubu bir fikre, bir ideolojiye, bir dine sıkı sıkıya bağlılık olarak algılıyor. Halbuki insan bir görüşe, bir inanca sıkı sıkıya bağlı olabilir, bütün icaplarını yapar, yine de mutaassıp olmaz. Taassupta körü körüne bağlılık ve kendisi gibi düşünmeyenlere saldırganlık vardır.
Taassup (fanatizm), bir felsefi, siyasal, ideolojik görüşe veya bilimsel iddiaya sorgusuz ve eleştirisiz tam teslimiyet; bir görüş veya tavrın şiddete bile başvuracak ölçüde savunuculuğunu yapmaktır. Benimsenen bir görüşün, düşüncenin veya tavrın tartışmaya açılmadan, bütün eleştirilerin dışında tutularak körü körüne savunulmasıdır mutaassıplık. Böyle bir tavır içinde olan kişiye mutaassıp (fanatik) denir.
Fanatizm, terörizmin fikri alt yapısıdır. Terörizm, fanatizm üzerinde yükselir. Sorgulanması yasak dogmalarla tıka basa doldurulan bir kafanın, tartışamadığı kafayı ezmekten başka çaresi yoktur.
Fanatizmin tek çaresi, eleştirel düşünme becerisini kazanabilmektir.
Nedir Eleştirel Düşünme?
Eleştirel düşünme, kendi düşüncelerimizin bilincinde olup, bizim dışımızdakilerin de düşüncelerini göz önünde tutarak, öğrendiklerimizi uygulayıp kendimizi ve çevremizdeki olayları, durumları ve düşünceleri anlayabilmeyi amaç edinen aktif ve organize zihinsel süreçtir. Bu tanım içerisinde eleştirel düşünmenin beş temel özelliğini görüyoruz.
1. Eleştirel düşünme aktif olmayı gerektirir. Eleştirel düşünme halinde iken zekamızı, bilgimizi, belleğimizi ve bilişsel becerilerimizi aktif olarak kullanırız. Aktif olarak düşünen kişi, kendini etkileyen olayın dışında kalmaz; olaylara yön vermeye çalışır. Harekete geçmek için başkasından bir emir ya da dürtüleme beklemez; kendi verdiği kararla faal duruma geçer.Karşılaştığı sorunlarla uğraşmaktan hemen vazgeçmez. Çözmeye karar verdiği sorunun sonucunu alıncaya kadar devam eder ve karşısına çıkan zorluklardan, yılmaz.
Eleştirel düşünme, bağımsız olmayı gerektirir. Eleştirel düşünme hiçbir önyargı, ön kabul ya da herhangi bir otoriteye yaslanmayı kabul etmez.
Eleştirel düşünme, yeni düşüncelere açık olmayı gerektirir. Eleştirel düşünen kişi, kendi mevcut düşüncelerinden farklı düşüncelerle kendi düşüncelerini gözden geçirir ve alması gerekenleri alarak düşüncelerini zenginleştirir. Kendisine yaşı sorulduğunda altmış yaşında olduğunu söyleyen, on yıl sonra tekrar sorulduğunda altmış yaşında olduğunu tekrarlayan adamın düştüğü gülünç duruma düşmemek için hayattaki yeniliklere açık olmak gerekir. Aksi halde düşünsel bir betonlaşmayı yaşadığımız halde, bu ilkelliğimizi ilkelilik olarak savunuruz. Değişim yasasına uyarak yeniliklere açık olmayan kişiler hayatın akışına ayak uyduramadıkları için hayatın dışında kalmaya mahkum olurlar.
2. Eleştirel düşünme, düşünceleri destekleyen delilleri ve sebepleri sürekli dikkate almayı gerektirir. Eleştirel düşünen kişi, ileri sürdüğü her düşüncenin sebeplerini ve delillerini açıklayabilir ve sebebini açıklayamadığı ve delilini getiremediği düşünceleri de savunmaz. Kendisine "Niçin böyle düşünüyorsun?" diye sorulduğunda hiç kızmadan ve alınmadan "Çünkü..." diye açıklamalar yapabilir. Eğer bir düşüncenin sebepleri ve delilleri zayıfsa, daha sağlam sebeplere ve delillere yönelir.
3.Eleştirel düşünce organizasyonu gerektirir. Düşüncenin organizasyonu neyin sebep neyin sonuç olduğunu, nelerin delil olarak kullanıldığını, hangi düşüncelerin temel, hangilerinin destekleyici düşünce olduğunu açıklama kolaylığı sağlar.
Düşünen Varlık İnsan
"Düşünüyorsam, o halde varım." (Descartes)
Evrimciler, insanın üstünlüğünü kanıtlama çabası içinde, vücuda oranla beyin ağırlığının en fazla homo sapiens'te olduğunu belirtiyorlar. Yine evrimciler, insan beyninde, "daha yüksek" düşünme yetisini düzenleyen hayli gelişmiş bir beyin korteksi bulunduğunu, oysa bir çok türde hiç kortekse rastlanmadığını da belirtiyorlar. İnsanın üstünlüğünü açıklamak için bundan daha sağlam bilimsel kanıt olabilir mi? İnsanı hayvanın gelişmiş şekli olarak tanımlamalarına aslında kendileri de inanmıyorlar.
En gelişmiş beyin demek, dil ve soyut düşünce (muhakeme) gibi belirli özellikler açısından en gelişmiş beyin demektir. Başka türlerde de örneğin koku alma merkezi gibi bazı beyin bölgelerinin insan beynine oranla daha güçlü ve daha duyarlı olduğu görülüyor. Kimi türlerde ise görme duyusu çok gelişkin ve keskin. Öyleyse, bu anlamda, en gelişmiş beynin insan beyni olduğunu söylemek hiç de doğru değil; homo sapiens'in beyninde özellikle gelişmiş olan aktiviteleri (dil ve düşünce aktivitelerini) belirtmek daha doğru. En gelişmiş terimini kullanmak, hayatın ve evrenin her şeyi kapsayan genel bir amacı olduğunu ve her şeyin de bu amacına hizmet etmeye en uygun yaratık olduğunu da ima etmektedir.
"Düşünüyorsam, varım" diyen filozof, aslında düşünemiyorsam, insan olarak yokum, demek istiyor.
Düşünmenin Boyutları
Düşünme fonksiyonumuzun dört temel boyutu vardır.
• Gözlem yapmak ve algılamak: Eksik veya yanlış aldığımız bir uyarı, belleğimizi ve düşüncelerimizi etkiler ve bir bakıma daha sonra yapacağımız gözlemlerin sınırlarını belirler.
• Bellekte saklamak ve anımsamak,
• Kavram ve olayları inceleyerek sonuçlar çıkarmak(mantık),
• Yeni fikirler üretmek (içtihad).
Koca Ağabeylerin Emrindeki Düşünce Polisleri
George Orwell'in Bindokuzyükseksendört adlı romanında, kurulu düzene "Kahrolsun Koca Ağabey" diyerek karşı çıkan Winston'un işlediği en büyük suç, düşünce suçudur. Bu suç ise, düşünce polisi tarafından er geç farkedilebilecek bir suçtur. Düşünce suçlusu bir müddet, hatta yıllarca kaçabilir, ama düşünce polisi tarafından er geç yakalanacaktır bu suçu işleyen kişi.
Günümüzde de "beşer"i "insan" yapan "düşünce"nin suç sayıldığı toplum ve topluluklarda kahrolması gereken koca ağabeyler var. "Ben sizin abinizim" diyenler aslında "Ben sizin Rabbinizim" tavrı içindedirler.
Müslümanlar, hicri 4. yüzyıldan itibaren düşünmeyi sekteye uğratan, her fırsatta düşünmenin/içtihadın tehlikelerini dile getiren sözde alimlerden çok çekmiştir. İmam Şafii'nin "Fıkıh, kişinin lehinde ve aleyhinde olanı bilmesidir" şeklindeki kapsamlı fıkıh tanımına rağmen, cihadın düşünsel boyutu olan içtihadı, ulaşılmaz bir yere kaldırarak ona kutsiyet atfettiler. Bu çalışmalar, çok geçmeden İslam dünyasında acı meyvelerini vermeye başladı. İnsanlar aklı ve aklın en önemli fonksiyonu olan akletmeyi/düşünmeyi bir tarafa bırakarak kendilerinden öncekilerin ürettikleri düşüncelere sarıldılar.
Kur'an'da yer alan düşünme/tefekkür emrine rağmen, Müslüman aklının önünde inşa edilen bu düşünce blokları, Müslümanların ve İslam dünyasının geri
kalmasına yol açtı.
Düşünce Cihadı: İçtihad
Düşünce hayatın ruhudur. Ruhsuz bir canlının yaşaması nasıl imkansız ise, düşünceden yoksun bir hayatın varlığı imkansızdır. Düşüncesi olmayan insan, yaşayan ölüden farksızdır.
Gelişmek için sürekli karşılaştırma ve yeni bakış açılarının bulunduğu düşünce pencereleri açmak, çözümlerin ve yeni önerilerin peşinde koşan bir zihin için çok önemlidir. Bir düşünce medeniyeti inşa etmeyi amaçlayan Kur'an, her türlü düşünce taassubuna/fanatizmine karşıdır. Taklidin karanlığından düşünce cihadının/içtihadın aydınlığına geçebilen bireyler, gelenek mahkumiyetinden ancak bu cehd ile kurtulabilirler. Bu bakımdan içtihadın, özel bir alan olan fıkıh usulü çerçevesine hapsedilmekten kurtulup hayatın her alanıyla ilgili bir düşünce yöntemi haline getirilmesi gerekir.
İçtihad kapısı kimsenin özel mülkü değildir. İçtihad kapısının kapandığı safsatasının ne şer'i ne de ilmi bir dayanağı vardır. Onu açmak ve kapatmak da Allah'ın insana yüklediği "düşünme/tefekkür ibadeti"nin engellenmesidir.
İçtihad kapısını kapatanlar hasta bir ruh halini de beraberinde getirmişler. Sağlıklı düşünme ve muhakemenin yerine, dar kalıplara sıkışan, geçmişin korunu değil de külünü bugüne taşımaya çalışan, geçmişteki içtihadları yeterli görmeyenleri mezhepsizlikle yaftalayarak mahkum etmeye çalışan hasta bir ruh hali, düşünce cehdinin/cihadının düşmanlarının resmidir. Bu olumsuz tablo, çağlar üstü olan İslam'ın çağın ihtiyaçlarına dahi cevap veremez duruma düşmesine yol açmıştır. Modern cahiliyenin düşünceyi suç sayması ve düşünürleri mahkum etmesiyle içtihad kapısını kapatanların tavırları aynı noktada birleşiyor.
Kaynakça
1- DEMiR, Ömer/ACAR. Mustafa; Sosyal Bilimler Sözlüğü, Ağaç Yay., İst. 1992
2- CÜCELOĞLU, Doğan; İyi Düşün Doğru Karar Ver, Sistem Yay. İst., 1995
3- En-NEBHANİ, Takiyyüddin; Düşünme Metodu, Çev; Mehmet Hakkı Suçin, Taha Yay., Ank., 1997
4- ORWELL, George; Bindokuzyüzseksendört, Çev: Haldun Derin, Maarif Vakfı Yay., Ank., 1960
5- KILIÇ, Sadık, "Ümmetin Ölü Toprağından Silkinmesi Şart", Kalem ve Onur, Bahar 1994, Sayı 3.
6- VASSAF, Gündüz; Cehenneme övgü, Ayrıntı Yay., İst. 1997.
İktibas Dergisi, Mustafa Şükrü ÜNAL, Sayı: 261, Eylül 2000
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
irfanmektebi@hotmail.com grubuna kayıt ol |
Bu grubu ziyaret et |
Benim Peygamberim
İlgili aramalar: müzik - ilahi - ilahi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder