Son dakıka

11 Tem 2007

MÜJDE

Ulu Çınar

İşte bu gönül erlerinden biri de Ebdal Kumral’dır. Manevi ikrâmlarla donatılmış bir hâl ehlidir. Bir gün Ermeni derbenti denen mevkide Hızır Aleyhisselâm’la karşılaşır.
Hızır Aleyhisselâm Osman Gazi’yi kastederek. “O yiğidin istikbali çok parlak” der,

“Var bul onu ve müjdeyi ver!” -Nasıl bir müjde? -Yakında rüyasını görür.
-Sırrı bileydik, tabirini yapardık. -Tabir Şeyh Edebâlî’ye yakışır. Ebdal Kumral, dergâha koşar. Vardığında sohbet başlamıştır. Bir köşeye sokulur, diz çöker.

Bakın şu işe ki Osman Gazi de oradadır. Genç mücahid kelimesini kaçırmadan şeyhini dinler.
Edebâlî Hazretleri “Toprağa bağlanın!” der, “Su kullanın, ağaç dikin, bahçelerinizi elden geçirin.” (Bunlar şu coğrafyada kalıcı olduklarına dair işaretlerdir) “Fukaraya sahip çıkın, âlimlere hürmet edin.”
Ve bir sır fısıldar: “Heybetli görünmek isteyen, Kuran okusun!” Gecenin ilerliyen saatlerinde Osman Gazi el öper, müsaade ister.

Edebâlî hazretleri gözlerini kısar, geceyi dinler. Sonra nedendir bilinmez “Sabah ola hayr ola” der, “gelin kalın burada!” Bu diyarda ona itiraz ne mümkündür.
“Başüstüne” der, baş eğerler. Derhal döşekler serilir, kandiller çekilir. Avludaki takunya tıkırtıları azala azala kaybolur.

Ocaktaki meşe kütüğü çatırtıyla yanar, duvarda kızıl lekeler dolaşır. Dolunay ak gölgelerle ilişir ılık zemine. Uzaktan uzağa ulumalar duyulur ve ıslık dilli bir rüzgâr… Osman Gazi ayağını uzatıp yatamaz.

Zira odada Mushaf-ı Şerif vardır. Bir köşeye bağdaş kurar, tesbihi ile baş başa kalır. Ama bir ara içi geçer, Edebâlî Hazretlerinin göğsünden çıkan bir nurun kendini kuşattığını görür. Sonra vücudu çınara döner.

Dallanıp budaklanır ve çok büyür. Yaprakları bulutlara varır, kökleri kıtaları tutar. Dağlar ovalar, nehirler, şehirler… İnsanlar fevç fevç gelir gölgesine girerler. Huzurlu ve neşelidirler.

Hiç yorum yok:

Google Gruplar
irfanmektebi@hotmail.com grubuna kayıt ol
E-posta:
Bu grubu ziyaret et

Benim Peygamberim

İlgili aramalar: müzik - ilahi -  ilahi