Son dakıka

16 Ağu 2009

İyilerle beraber olmağa çalışmalıdır.

İnsan ihsânın kulcağızıdır. Herkes kimden iyilik görürse onu sevmeğe başlar .



Mübarek bir zâtın evine hırsız girmiş. Aramış taramış, fakat çalacak birşey bulamamış. Hırsız, birşey bulamadığı için üzüntülü birşekilde kendikendine söylenirken, mübarek zât, hırsızın arkasında, hırsıza acele etme, demiş. Hırsız şaşırmış... Mübarek zât, sabah komşular bana tereyağ, bal, gibi yiyecek şeyler getirirler. Onları beraber yeriz. Sonra da para, altın gibi şeyler getirirler, onların da hepsini sana veririm,... ama bir şartım var, sabaha kadar benim dediklerimi yapacaksın, demiş. Hırsız, ne yapacağım, demiş. Mübarek zât; abdest al, sabaha kadar beraber namaz kılacağız demiş. Hırsız ben namaz kılmasını bilmem, hiç kılmadım, demiş. Mübarek zât, olsun, sen benim yaptıklarımı yaparsın, demiş. Böylece, sabah olmuş. Sabahleyin komşular kahvaltılık getirmişler. Mübarek zât; söz verdim, gel bunları yiyelim demiş ve beraber yemişler. Hırsızın karnı doymuş. Sonra yavaş yavaş bir atlı gelmiş, (atından inmeden, uzaktan) babaaa diye seslenmiş, bir kese altını fırlatmış ve bu senin demiş gitmiş. İçinden tam 250 tane altın çıkmış. Mübarek zât, al bunlar senin, sana söz verdim, senin olsun demiş. Hırsız, şaşkınlıkla bakıp bakıp demişki; baba ben hırsızım ama sen benden dahabüyük hırsızsın. Hatta dünyada senden daha büyük hırsız yok. Sen benim kalbimi çaldın. Artık ben buradan gitmem. Sana burada hizmet edeceğim, demiş.

Peygamber efendimiz 'sallallahü aleyhi ve sellem' sohbet ederken yahudiler de dinlerlermiş. Yeni müslüman olmuş birisi Peygamber efendimize, ya Resulullah, namazda kalbime çok vesvese geliyor, ne yapayım, diye sormuş. Yahudi bu arada demişki; abe kuzim bizim dinimizde vesvese yokdir, sen gel bizim tarafa, demiş. Peygamber efendimiz cevap vermeğe bile lüzum görmemişler ve, ya Ali, sen cevap ver, buyurmuşlar. Hazreti Ali 'radıyallahü anh'; Ya Resulallah, boş eve hırsız girmez. Evde bir şeyler olması lazım ki, hırsız girsin, buyurmuşlar.

Peygamber efendimiz 'sallallahü aleyhi ve sellem' hazreti Aliye, "Ya Ali, müslümanın iki alameti vardır. Birincisi; cömert olmak, ikincisi; güler yüzlü olmak. Kafirin de iki alameti vardır. Hasis olmak ve çatık kaşlı olmak", buyurmuşlar. Cömert olmak, dünyaya düşkün olmamakdır ki dinimizin şiarındandır.

Tevekkül etmek demek, bomboş, tenbel tenbel oturup beklemek demek değildir. Sebebe yapışıp, el açıp dua etmek demektir. Sadece sebebe yapışıp da, dua olmazsa, işi sebepten bilmek olur ki tehlikelidir. Halbuki, dua da lazımdır. Sadece dua edip, sebebe yapışmamakta olmaz. Mü'min işini, müsebbibden, münafık ise, sebepten bilir.

Asıl olmadan, görüntü olmaz. Aynanın karşısında biri varsa görüntü vardır. Kimse yoksa, görüntü de yoktur. Asıl ahiretdir, görüntü de dünyadır. Ahiretteki asıl, cennette ise, bunun dünyadaki görüntüsü, izdüşümü belli yerlerdedir. Cehennemde ise, görüntü kötü yerlerde görülür. Dünyadaki görüntü, ahiretteki aslın alametidir. Onun için, iyiler iyileri, kötüler kötüleri bulur. Ne yapıp yapıp, iyilerle beraber olmağa çalışmalıdır. .

ALINTI/HUZUR PINARI

Hiç yorum yok:

Google Gruplar
irfanmektebi@hotmail.com grubuna kayıt ol
E-posta:
Bu grubu ziyaret et

Benim Peygamberim

İlgili aramalar: müzik - ilahi -  ilahi