Son dakıka

26 Haz 2008

Kulluk,kölelik ve demokrasi

Bir yazımda söylediğim şu cümlelerime

.

Kölelik ve emir altında yaşamak insanları zamanla köpekler gibi emir sahiplerine sadık köleler haline getirir.

Yani bir tür köpekleştirir ve mutlaka kendisine bir sahip aramaya yöneltir. buldumu da ona iyimi kötümü olduğuna bakmaksızın kölelik edip onu savunur.

İnsan ise asla bir başkasının kölesi olmayı kabul etmez. Bireysel olarak düşünebildiği ve kitleler içinde sürüye katılmadığı için insandır.

İnsanın idam sehpasındaki sonu bile milyarlarca köpeğe köpekliklerini hatırlatan bir insani duruştur.



Cevap olarak bir arkadaşta,



hocam bu kulluk kolelik islerini asagida yapistirdiginiz yazida gecen demokrasi

ozgurlukler vs cercevesinde degerlendirir misiniz? demokrasi ile basladik kolelige geldik

ne oluyoruz? demokrat kul ve kole mi?



Diye sorguluyor. Bu durumda biraz konuyu açmak gerekti sanırım.



Tam açıklığa kavuşturabilir miyim bilmiyorum. Ama anlatmaya çalışayım.

Allah'a kul olanları Allah'ın köleleri olarak düşünürsek eğer.

Onlar içlerinde yani vicdanlarında, işlerinde düşüncelerinde hareketlerinde sadece Allaha karşı sorumlu olduklarını düşünür onun buyruklarına uygun hareket etmeye çalışırlar. Bunda ne kadar başarılı iseler Allahın o kadar iyi bir kulu ( kölesi) ne kadar başarısızız olurlarsa da o kadar kusurlu kulu (kölesi) olurlar.

Allah, Allaha ve resulüne, ana babaya, hakka uygun hükmeden, hüküm sahiplerine itaat etmeyi emir eder. Allahın buyruklarına aykırı olarak ana baba hatta devletin hüküm sahipleri bile emir verse uymamayı emreder. Adil olmayı ahlaklı olmayı ve Allah dan başkasına ilahi kudret izafe ederek putperest olmamayı çünkü hayrın da şerrinde kaderinde ancak Allah'ın hükümleri olduğunu ve daha pek çok şeyi belirtir.

Bu durumda Allahın kulu olan kişi Allahın kullarından, Allahın emir ve direktiflerine uygun yaşayanları dost, karşı çıkanları ve Allah dan başkasına ilahlık isnat edenleri ise dostluğa uygun olmayan ama komşuluk haklarından dolayı birlikte hoşça yaşamak zorunda oldukları kişiler olarak görür. İyilik gördüğünde bunu Allah dan bilip iyiik yapana teşekkür Allaha şükür eder. Bu iyilikte sebep olarak Allah tarafından görevlendirilmiş kişiye de o kişi kendisi bilmese dahi bunu böyle bilerek teşekkür ile Allahın razılığının onunla olması dileklerini iletir. Yani Allaha onun iyiliği için dua eder. Bu durumda Ahlak ve ilminde bir kötülük olmayan değerli insanlara Vatana millete, ümmete yani diğer din kardeşlerine değerli hizmetleri olmuş hayatta olan veya geçmişte yaşamış insanlık hayrına hizmet de bulunmuş kişilere Allah tarafından hayırlı işlerde kullanıldığı için onlara saygı duyar ve haklarında Allaha dua ederek razılığını beyan eder. Ama asla onlara kendilerinde bir güç kuvvet vardı da kendi yaptı diye itibar etmez. Aslında tüm kulların hepsinin de aciz olduğunu ve Allahın dilemesi dışında kendilerine dahi bir fayda ve zarar veremeyecek durumda olduklarını bilir.

Herkes kendi kaderinin mahkûmu dur ve Allahın dilmesi dışında kul kendi kaderini değiştiremez. Bu yüzden insanların Allah tarafından peygamberlik görevi verilmiş İsa as.'ı bile bir kul olduğunu unutup onları Allahın hükmünden koruyabilecek bir kişi olarak algılamaları ona ulûhiyet isnat etmeleri hak yoldan kayıp hak ile batılın karıştırılması sureti ile dinin kaynağından çıktığı safiyetinin bozulması olarak görülür.



Bunun gibi peygamber dahi olmayan bir liderin büyük işler yaptığını farz ederek onu güç ve kudret sahibi zan ederek bu işleri kendisi yaptı şeklinde algılamak.

Onu Allahın hükmü dışında bir şey yapabilecek bir kimlik ile görmek ise ona uluhiyet isnadı ve kulluk tur.

Mesela ülkemizde Atatürkçüler Atatürk'e peygamberlik gibi bir şey izafe etmezler. Onu kendi kitabını kendisi getirmiş bir ilah olarak kabul eder ve Allah'ı inkar da kullanırlar. Onun Kabrine Müslümanların evliya türbelerine gidip Allaha yarabbi bu hayırlı kullarını içerisine aldığına inandığım sevgi ve rahmetinin çemberine bizleri de sevginle ve merhametinle kabul et demeleri, türbedeki yatana değil ona o izafe edilen hali verene dua etmeleri den dolayı. Kula kulluk değil doğrudan Allaha kulluk Allahın değerli kıldığına Allah rızası için hürmettir. Çünkü o kişiye değil Allaha yönelmektedirler.

Anıtkabire gidenler ise Oradaki artık kendi hesabının derdine düşmüş ve hiç kimseye bir fayda ve zararı dokunması mümkün olmayan müteveffayı.

Bir insanın olamayacağı makamlara yüceltip ona geçmişinde bir ilah olarak imkansızı başarıp bizleri yeniden yaratığını. Bize bir devlet verdiğini bizi kurtardığını ve bu yüzden sonsuza kadar artık bize hiç bir faydası olmayan Allaha değil, geleceklerdeki milyonlarca yıllarda dahi bize ne yapmamız gerektiğini onun getirdiği ve kendisinin bizzat vaaz ettiği kutsal kitabı Nutuktan hükümler çıkararak hareket edeceğimizi beyan ile kendisine kulluk ve ibadet etmek üzere huzuruna gelindiğini ve saygı ile eğilindiğini (Rüku) edildiğini ona rüku etmeyenlerin kafalarını ezmek için sonsuza kadar cihat edeceklerini beyan ile and içerler.

Artık ne bir MV. Ne Bakan, nede CB, Veya yüksek yargıcın huzuruna gelip Allah'ı ve kutsal kitapları terk edip kendisine tapınacağına söz vermedikçe görev yapmasına izin verilmeyeceğini de tadat ederek pagan teokrasilerini ilan edip. İdollerine tapar yada tapar görünüp herkesi tapınmaya mecbur ederler. Ve idol adına her okula bir ikona olarak onun kafasının heykellerini kor. Sabah namazını okula başlayan çocukların onun huzurunda kıyam durdurmak sureti ile eda ederek kendi müminlerini yetiştirir. Ordusunun komutanlarının kendilerini Allah'a tapanlardan koruması için dualar ederler. Yargıçların adaleti değil kendi pagan dinlerini korumasını ve kendilerine bu ayrıcalıkları sağlayan pagan dinlerinin ileri gelenlerini mabetlerinde başrahipleri (üniversitede rektörleri) yerel küçük Kapitollerinde ki alt rütbeli Şamanları, medyadaki koroları ile destekler. Ve değişik tanrılar ile de hayatı daha neşeli ve eğlenceli kılmak için dünyanın müzik ilahlarını futbol ilahlarını sahne ilahlarını, seks ilahelerini, eşcinsellik ve grup seks eğlencelerinin post modern Şamanlarını, dinlerinin açığını kapatmakta kullanırlar.

İşte bunlar kendilerine bu sözde nimetleri kimin verdiğini neden böyle yaptığını sorgulamadan mevcut ilahlara mizaçlarına ve tercihlerine göre yönelir tapınır dururlar. Futbol ilahından hoşlanmazsan gel seni müzik yada sipritizma yada satanist yada spor putlarının dinlerinden birine alalım derler ve herkesin gönüllü kulluk edeceği kendi iç güdülerinde öne çıkmış heva ve heveslerinden idoller mutlaka bulunur. Mesela laikçilik kilisesinin mevcut başpapazı olarak bir partinin liderini, ırkçılık mabedinin başpapazı olarak da Şamanların eşcinsel görünümlü bıyıksız kadın ile erkek arası halini tasvir eden başka bir partinin idolünü tercih edip. Allah dan bağımsızlığınızı ve kullara kulluğunuzu ilan edebilirsiniz.

Bu her ülke ve topluma değişik versiyonları uygulanan bir çoktanrılı idoller düzenidir.

Bu düzenin devamlı İslam ülkelerine saldırdığını görürsünüz. Bunu İslam ülkelerinin elindeki zenginliğe saldırıyorlar sanırsınız ama aslında onlar o zenginliği saldırmadan da sömürecek binlerce yollar bilirler.

Hayır bu idoller düzenini yöneten dünyanın derin kurumları rızkını Allahdan bileni yönetemeyeceklerini bilirler. Ellerindeki parlak oyuncak idoller ve getirileri ile onları satın alamayacaklarını da bilirler. Kurdukları düzenin yegane çözerticisi ve büyülerini bozacak olan Musa as.In asası gibi bir halin sadece onlarda olduğunu bilir ve ve Firavunun doğacağını bildiği Musa as. Mı öldürmek için o zaman aralığında doğan tüm çocukları öldürtmesi gibi. Tüm modern imkanlarına rağmen Afgan dağlarındaki Allah dan başka hiçbir şeyleri olmayan Afgan mücahitlerinden korkar ve onları tıpkı Firavun gibi modern Firavunlar olarak tümüyle imha etmeye çalışırlar.

Demokrasi konusuna gelince, sanırım şu ana kadar insanlığın bulabildiği eğer gerçek bir hukuk düzeni ile takviye edilirse herkesi barış içinde yaşatabilecek tek gerçek birlikte savaşmadan, kavgadan uzak yaşama şansı olduğunu düşünüyorum.

Çünkü asıl olan kimsenin kimseye karışamadığı bir demokrasi düzeni tüm semavi dinleri de, tüm idolleri ve pagan dinleri de hukuk önünde eşit yaşama şartına bağlaması nedeni ile aslında sadece hak yada batıl dinlerini zorla dikte etme imkanını ortadan kaldıracağından Bu durum zaten İslam dininin, dinde zorlama yoktur kuralına da uygun olduğundan İslam ülkelerinde diğer din ve felsefe sahiplerinin gizlenmeden yaşayabileceği bir ortamı tesis edebilecek bir yönetim tarzıdır diye düşünüyorum.

Şuandaki hak ve batıl dinler içinde en fanatik din dogmasının adını gerçek Laikliğe benzeştirmek sureti ile kamufle ettikleri laikçilik dinidir diye düşünüyorum. Günümüz dünyasının batı bölümünde böylesine banal ve yobaz üstelik de ahlaksız ve hukuksuz bir dayatmanın mevcut olmadığı da bilinmektedir.

A.D.Şimşek

Hiç yorum yok:

Google Gruplar
irfanmektebi@hotmail.com grubuna kayıt ol
E-posta:
Bu grubu ziyaret et

Benim Peygamberim

İlgili aramalar: müzik - ilahi -  ilahi